Orhan Veli'ye
35'inde alıp başını gitmiş. Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Muteber sevgilisini de geride bırakarak.
Orhan Veli'yi özlüyor olmam normal mi? Yazdığı mektupları okurken sanki aynı masada rakı içiyormuşuz da o da bana derdini anlatıyormuş gibi hissetmem? Her gün bir şiirini okumadan uyuyamamam normal mi örneğin? Onun sevdiği denizlere dalıp çıkmam her gece.
Nahit hanıma bir parça kızmadan edemiyorum. Hep onu arıyordu oysaki. Orhan içindeki denize atlamadan önce onun kayığına binmişti muhtemelen. Orada biraz kestirmek istiyordu. Sevgili Nahit'inin göğsünde bir gece geçirse yeterdi. Ne şiirler çıktı. Deniz gibi kadınmış Nahit, öyle duyduk! Ama işte nazenin biraz. Biraz alıngan sanki. Belki de Orhan Veli ondan sevmiştir bu kadar. Acıtılınca bol seviyor insan çünkü. Geniş geniş seviyor. Canını acıttıkça daha çok sevildiğini sanıyor. Ya da acıdıkça bir gün kendi de aynı şekilde acıtabilme ayrıcalığına sahip olabilmek için savaşıp duruyor durmadan. Belki Ankara'nın Nahit'ini İstanbul'un Orhan'ı bu yüzden seviyor. Bu yüzden yalnız onu arıyor. Oysa çapkın. Ama neylersin, gönül birden düşüveriyor kuyuya.
Kuyu suyu deniz suyu gibi tuzlu değil, Orhan abi; insanı kaldırmıyor aksine içine içine çekiyor. Karanlığa gömüldükçe git gidebildiğin kadar. Orada martılar da uçmuyor üstelik. Çiçekler gürültüyle açıyordur belki ama kulaklar sağır ne de olsa o kuyuda. Duyamazsın. Ne güzel sevmişsin değil mi? İnsan böyle severek ölmek ister, değil mi?
Bir şey yapmalıyım diyorsun bir mektupta. İz bırakmalıyım, şiire bir şey yapmalıyım. Ne güzel yapmışsın. Ne güzel bırakmışsın izini. Senden yıllar sonra ben; bir küçük bozkır köyünde senin şiirlerini okuyup göğsüme basıyor ve senin bulunduğun sokakları hayal ediyorum. Sevdiğin kadını tanımak için can atıyorum. Peki ya benim Nahit'im?
Herkese bir Nahit, bir Tomris düşmez bu hayatta. Tabi daha da imkansızı herkese bir Orhan Veli gelmez kolay kolay. Hatta dünyaya sana benzer bir şey bile gelmeyebilir. Allah bilir!
Beni bu havalar mahvediyor. Bedava yaşıyorum bedava! Özledim seni Orhan abi; şimdi bir zaman makinem olsa hemen yanına gelirdim. Nahit duyarsa kızardı ama yine gelirdim. Ben konudan konuya atlardım böyle, sen de baygın gözlerle dinlerdin beni.
Yanımda sana bir palto da getirirdim. Yağmurda üşütmeyecek cinsten. Sonra belki sen geçmeden evvel o belediye çukurunu şikayet ederdim. Tabi kapatmazlardı yine de! Orası ayrı.
Yaz geceli, şarkı ödemeli, müzikli bir köye gidiyorum. Sen de gelir misin?
Gel de rakı şişesinde balık olalım!
Yorumlar
Yorum Gönder