ÖZGEE

Bir güzel parfüm kokusu, bir güzel kitap, bir iki şarkı; belki bir ikiden biraz fazla. Bir güzel kadın, bir parça özlem, bir damla su, bir şişe içki. Bir kelime, bir soru, bir cümle, birden çok anlam.
Gün yine kendini başkalarının kelimeleri ile anlatma günü müdür? Kendi kelimelerinin uçup gittiği kafandan kurtulmanın günü müdür?
Gün direnmenin günü müdür? Neye direndiğini hiç anlayamadan. Sevmeye direnmenin mi? Özlemeye mi? Çürümeye mi ? Neye direniyorsun?
Bir damla sana ne yapsın, sen denizlere nehirlere atmışken ruhunu; değil mi?
Şimdi vurucu bir cümle yaz. Herkesin seni takdir edeceği, herkesin okumak isteyeceği bir cümle olsun bu. Bu mu istediğin?
Gecelerle anlaşamıyor oluşuna inat günler kısalıyor diyorsun. Peki, günler kısalıyorsa gecelerin suçu ne? Söyle, gecelerin suçu ne? Siyah oluşları mı? Yıldızlara bakmazsan gece karanlık gelecek. Yıldızlar nerede, söyle. Orada. Tam olarak kafanın içinde. Hani az önce bir anlığına da olsa kurtulmak istediğin o kafada. Söyle, o zaman madem günler kısalıyor; yıldızların suçu ne?
Geceyle barışalım mı?
Uykuyla.
Bu gece kendi koynunda uyu. Yalnız hissetmeyerek. Sabah uyandığında annenin saçlarıyla oynarsın. Babanın telsiz telefonundan birilerini arar gibi yaparsın. Ablan seninle oynamıyorsa sen kendi kendine oynarsın.
Plastik bardakta içtiğin neskuikli sütün kokusu burnunda. Gecenin suçu yoktu. Belki de uyandığın sabahın vardı. Hayır, hayır, onun da suçu yoktu. Aslında suç yoktu.
O mavi plastik bardağı ne kadar özlediğini biliyoruz ikimiz de. Yalnız başına oynarken sanat yapmayı öğrendiğini, geceleri biriktirdiğin korkuları büyüdükçe teker teker cebinden çıkarıp silah gibi herkesin kafasına sıktığını ve bunun seni ne denli güçlü yaptığını biliyoruz, işte.
Şimdi bu gecenin yarısında (ki bu günün yarısı eder aslında) sizleri özlüyorum.
Yıllarca hayatı başkalarıyla mücadele sandın.
Yanıldın. Kendinle mücadelende iyi geceler.

Yorumlar

Popüler Yayınlar