Phoebe vs. Mulan
Biz küçükken "Mulan" vardı. Sinemada izlediğim ilk filmlerden biriydi. Küçük bir kızın hasta babası savaşmak zorunda kalmasın diye erkek kılığına girip cepheye gittiği bir filmdi. Sonra orada komutana aşık oluyordu. Komutan da bir şekilde ona. Tabii yakalanıyordu. Mulan'ın göğüslerini saklamak için sarındığı bezler içinde saçları dağılarak yere düştüğü sahneyi hiç unutmuyorum. Çok acıklı ve içimde çok büyük öfke uyandıran bir andı. Bir de küçük bir oyuncak bebek vardı, gaddar düşmanın iz sürmesine yarayan minik bir bebek... Neden birden bunları hatırladım bilmiyorum. Ama Mulan herhalde benim kadınlıkla ilgili algımı belirlemeye başlayan ilk karakterdir. Cesareti, becerisi, güzelliği, neşesi... Harika bir kızdı Mulan. Sonra yere düştüğü o an birden çaresiz, aşağılanmış ve düşmüş bir insana dönüştü. Bir çeşit 'kınalı yapıncak', bir çeşit küçük Ceylan...
Belki de bu yüzden her zaman bir Amerikan komedisinde yaşamak istedim. Her kadının özgür olduğu, kendi kararlarını verdiği, kendi evinde kendi kariyeriyle yaşayan, seçimlerini kendi yapan klişe kadınlar... Biz burada Mulan gibi yaşarken birileri için bir şeyleri feda ederken ve bunun üzerine sürekli birileri tarafından aşağılanırken bir yerde kadınların mutlu yaşadığını öğrendiğimiz kadınlardı onlar. Onlar arasında ise favorim Phoebe Buffay. Friends izleyenler için bilindik olan bu kızımız çocukluğunda başına gelmeyen kalmamış, ailesini kaybetmiş, sokaklarda yaşamış tam bir acılar çocuğuydu. Ama bunlara rağmen bütün renkleri içinden dışına fışkıran hayat dolu, müzisyen ve aşırı derecede dost canlısı bir kadındı. Yazdığı abuk sabuk şarkıları bile deli özgüveniyle sokaklarda bağıra çağıra söylüyordu. İşte Mulan'la başlayan kadınlık algısı Pheebs ile bambaşka bir yere geldi benim için. Arada bir Kara Melek öyküsü vardı ama onu yok saymayı tercih ederim. İzlediğim karakterlerden bu kadar etkileniyor olmam içime kapanıklığımdan mı kaynaklanıyor diye sormalıyım tam bu anda. Cevabım elbette yok. Ama bunu faydalı buluyorum. Mulan'dan Phoebe'ye doğru yolculuk ederken Mulan'nın dağılan saçlarına içi acıyan ben Phoebe'ye baktığımda dağılan bir kadının nasıl toparlandığını ve hayatını kucakladığını görüyorum. Bu yüzden kendime diyorum ki Mulan aslında Phoebe'ydi. Eğer şimdi içinde bir Mulan taşıyorsan; saçların dağılarak yere düşmüş ve gözyaşlarını tutamıyorsan bil ki uzandığın yerden kalktığında Pheebs olmalısın. Eline yüzükler takıp gitarını eline almalı ve kendi acıklı hikayeni çalmalısın. Arkadaşlarını kucaklamalısın. Bu da benden kendime karşılaştırmalı bir ayardı. Phoebeler ölmedi!
Yorumlar
Yorum Gönder