Kötü bir ihtimali engellemek birçok insan için içgüdüsel olmalı. Elbette sobaya bir kez dokunan çocuğun hissettiği yanma hissi kadar etkili tecrübelere benzemeyen çok fazla şey yaşıyor insan büyüdükçe. Ne olduğunu bilmediğin yalnızca yaparsan iyi hissetmeyeceğini düşündüğün bir dolu şeyle kaplanıyor hayat. Bir şeyin kesin değil muhtemel sonuçlarını düşününce iyi olma ihtimali de kötü olma ihtimali kadar belirsiz olabiliyor. Ölmek ve yaşamak arasında bir seçim yapmak kadar zor bir durum. Bir yerden sonra nasıl karar vereceğini kestiremiyor ve karar vermekten kaçınmaya başlıyorsun. Daha kötüsü ise kötü olanı sahiplenmeye duyduğun inanılmaz arzu. Çocukluğumdan bu yana elimin yanacağını bile bile sıcak şeylere dokunmayı severim. Midemin bulanacağını bilerek tatlı yer, mutsuz olacağımdan emin olarak kafamın dikine giderim. Neden diye sormuyorum üstelik. Sormak işime gelmiyor. Önceden çok fazla düşündüğümü çok fazla kontrol etmeye çalıştığımı sanıyordum. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda hiçbir şeyin öyle olmadığını görüyorum. Bu durum hayatın korkunçluğu ile dayanılmaz cazibesi arasında kalmışlığımın ciddi sonuçlarından biri herhalde.
Herkes üzgün. çoğu şey olması gerektiği zamanda ve olması gerektiği gibi olmuyor. Hatta çoğu zaman oturduğumuz yerden aslında hak ettiğimizi düşündüğümüz şeyleri bizim yerimize yaşayan insanlara itiraf edemediğimiz bir kıskançlıkla bakıyoruz. Başımıza gelecek kötü şeyleri kestirmeye çalışırken hayatımızı birkaç bin parçaya ayırıyoruz ve her bir parçanın ayrı ayrı mutsuz oluşunu izliyoruz. Mutsuzluk üzerine bu kadar düşünmek onu belki de sahip olduğumuz en güçlü şey kılıyordur herhalde. Acının anlamını herkes farklı insanlardan farklı şekillerde öğrendi. Ama sonuçlar hep birbirinin aynısı oldu. Bu yüzden bir şekilde kimse yalnız kalmadı. Aslında herkes ortak acılarda bir araya gelip birbirinin yarasını kanattı. Bazı yaraları kanatmak da yanacağını bilerek ateşi avuçlamak kadar keyif veriyordu. Herkes bunu biliyor ve kimse itiraf edemiyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar