Şarkı Olsak Hep Beraber
Kendimi bir şarkının içinde yaşarken hayal ediyorum. İçimden
sıra sıra notalar, melodiler akıp gidiyor. Güzel bir sesin beni insanlara
söylediğini düşünüp ürküyorum önce. O zaman bir şeyler anlaşılacak herkes kim
olduğumu anlayacak diye korkuyorum. Sonra üzerime yazılmış güzel sözcüklerin
büyüsüne kapılıp korkulardan arınıyorum. Ne anlatırdım şarkı olsam? Bir aşk
hikayesini mi bir hüzün bulutunu mu ölen insanları ya da açan çiçekleri mi?
Karar veremiyorum; herkes kadar her şeyden var içimde. Şu an kulaklarımda
ikinci baharından bahseden Özdemir Erdoğan kadar naif olur muydum bir şarkı
olsam? Gitarın üzerinde dans eden parmakları kadar güçlü olur muydum? Soruyorum
yanıt alamıyorum.
Yine de diyor içimden bir ses kuvvetle; eğer bir şansım daha
olsaydı bir şarkı olarak dönerdim dünyaya. Bir zihnin tehlikeli kıvrımlarında
doğup bir enstrümanın tellerinde kundaklardım kendimi. Dingin huysuz bir
ritimden neşeli bir nakarata atlardım. Şarkıların sözlerini değil melodisini
dinleyen insanlar için anlamlı olurdum önce. Zira sözcükler hiçbir ilkte
yeterli değildir. Sonra zamanla anlam kazanırdım. Yaş alırdım yavaş yavaş.
Belki senfonik bir iki nota içermek isterdim. Her çalgı tarafından çalınabilen
bir şarkı olurdum. Sokak şarkıcılarının tozlu dizlerinin dibinde oturur zil
çalan dansözlerin kıvrımlarından uzatırdım başımı.
İnsan olmaktan usanmış bütün insanlar gibi “bir daha dünyaya
gelsem” lerimde baş başa oturuyorum bugün. Özdemir Erdoğan’ın demet demet
kırmızı güllerini koyuyorum sehpanın üzerine. Hiç anlayamadığım uzun süren
korkunç melankoli krizlerinden birinin
ortasında ben yine bir şarkıya sığınıyorum. İnsanları düşünüyorum hiç istemesem
de. Haberlerini okumaktan kaçınıyor olsam da ölen insanları düşünüyorum. Genç,
toy hayattan istediğini alamamış kendi şarkılarını söyleyememiş insanları… sırf
bu yüzden hiçbir zaman her şeyden bahsedebilen bir şarkı olamayacağımı
düşünüyorum. Çünkü ben burada oturmuş bunları yazarken bir kadının ruhundan bir
parça tamamen kopup gidiyor. Hiçbir müzik hiçbir söz tarafından tarif
edilemeyecek bir acının baş kahramanı öylece yok oluyor.
Üzülüyorum, şarkılar bu kadar güzelken dünyada bu kadar çok
çiçek varken her yıl illa ki bahar geliyor ağaçlar yeşeriyorken insanın bu
kayıtsızlığı…
Acaba diyorum bir şarkı olsak hep beraber baharda kuşlar
gibi kanat çırpılabilir mi kimsenin kimseyi öldürmediği bir dünyaya?
Özdemir Erdoğan’a derin saygılarımla…
Yorumlar
Yorum Gönder