Yirmi İki Amelie Yılı
Bir köprünün üzerinde dizimin altına kadar uzanan eteğim, büyük botlarım ve kulak hizasındaki saçlarımla yürüyorum. Yanağımdaki gamzenin belli belirsiz titrediğini hissediyorum; gülümsüyor olmalıyım diye geçiriyorum aklımdan. Uzun zamandır hiç böyle hissetmedim. Belki de hiç böyle hissetmemiştim, kim bilir? Güzel bir şehirde, Paris'te mutlu, yirmi iki yaşında yalnız bir kadın... Etrafıma bakıp kendimi muhteşem bir armoninin içinde hissediyorum. Her şey mükemmel! Işığın yumuşaklığı, havaadaki hafif koku ve şehrin sakinliği...
Amelie Poulain'in muhteşem kaderi gözlerimin içinden kalbime, ciğerlerime doluyor. Kaç kere izlemişim, fark etmez her defasında daha bir kuvvetle... Nino'yu öpüyorum her defasında şakağından, dudağının kenarından. Çocukluğumu ve yirmi iki yaşımı seviyorum, o yaşa geleceğim günü sabırsızlıkla beklediğim günlere haksızlık ettiğimi düşünüp olmayan gamzelerimi göstermeye çalışıyorum insanlara. Yann Tiersen'e duyduğum hayranlık; adını bilmeden dinlediğim her gün için bir kat daha artıyor. Paris'e hiç benzemeyen şehrimde attığım her adımı muhteşem armonimin bir parçası haline getirmeye uğraşıyorum. İnsanları sevmeyi, onlara kıymet vermeyi bana öğretenin içime kokusu sinmiş birkaç sahne ve hiç yorulmadan koşan notalarla bu film olduğunu yıllar sonra fark ediyorum. Her filmden kendime bir şeyler katma alışkanlığımın beni korkuttuğu kadar güzelleştirdiğini görüyorum. Saçlarımı hiç kulak hizasında kestirmedim. Hiç onunkine benzer etekler giymedim. Nino'yu hiç öpmedim. Ama onu anlıyorum. Çocukken kurduğu hayalleri, krepten yapılmış plakları, yalnız kalmaktan sessizce ürkmesini ve sevdiği adam karşısında su olup yerlere saçıldığı anları içimde hissediyorum. Ayakta kalmayı ve kadın olmayı öğreniyorum. Hem güzel bir şarkı hem güzel bir film oluyorum. Fransızca bir şarkı içinde kirpikleri içime dokunan bir adamla sakince dans ediyorum. Hiç bitmeyeceğini bildiğim bir arayışın en melodik, en estetik halinin kollarına bırakıyorum kendimi. Geçmişi bir cebime koyup Amelie gibi taş sektirmek istiyorum suda. Bir enginarın kalbine dokunup insanların kalpsizliklerine gözlerini yumuyorum. Yaşıyorum; sessiz,huzurlu, ağzımda çikolata tadıyla.
Bugün burada yirmi ikinci yaşımın 124.gününde hala gülümseyerek sevdiğim adamın yüzünü üç ayrı yerinden öpüp pencereden kafamı uzattığımda şehrin seslerini ve havadaki hafif kokuyu hissetmeye çalışıyorum. Bu yaş biterse o da gidecek mi? Bundan on yıl önce bu soruyu sorsam o yaş hiç gelmeyecek derdim. Bundan on yıl sonra o yaş hiç geçmeyecek diyeceğim.
Hayatın güzelliğinin sonsuzluğuna, yalnız geçen çocukluğumuza ve yalnızlığımızla birlikte içimizde bizimle eriyen insanlara...
http://tipsychannel.com/yirmi-iki-amelie-yili/
Yorumlar
Yorum Gönder